Belediye başkanı.
Milletvekili.
Yönetici.
Oda başkanı.
Dernek başkanı.
Hangisi olursa olsun.
Seçim sonucu gelir.
Ya da…
Atamayla gelir.
Seçilenler, buraya kadar kendilerini getirenleri yere-göğe sığdıramazlar. Partilerine veya kurumlarına da toz kondurmazlar. Koltuğa oturunca da, büyük bir aşkla bağlıdırlar partilerine veya kurumlarına…
Ammmmaaaa!
Görev bitti.
O koltuklara yeni adaylar atandı.
İşte o zaman dananın kuyruğu kopuyor!!!
Nasıl geldiklerini ya da nasıl getirildiklerini unutuveriyor o zat-ı muhteremler!
Ondan sonrası mı?
Eyvah ki ne eyvah!!!
*Ben olmasam!
*Ben şöyle!
*Ben böyle!
*Ben yaptım!
*Ben olmasam!
Hep ‘Ben’!!!
Hep ‘Ben’!!!
Hep ‘Ben’!!!
Oysa, o koltuğa nasıl getirildiklerini unutuyorlar!
Şu bir gerçek ki…
Nasıl geliyorlarsa, öyle de gidiyorlar!!!
İlla ki o koltukta kalma kavgasını sürdürüyorlar.
5 yıl yetmiyor.
10 yıl da yetmiyor.
20 yıl da yetmiyor.
Koltuğa nasıl da yapışıyorlar!
Bu nasıl bir koltuk sevdasıysa!!!
Bırakın bu koltuk sevdasını!!!
Sizi getiren kurumlara ya da partilere vefanız olsun bari!
Niye üzülüyorsunuz ki?
Atamayla gelen, atamayla gider!!!!!!