Akdeniz Kan Hastalıkları Vakfı (AKHAV) Başkanı ve Pediatrik Hematoloji ve Genetik Uzmanı Prof. Dr. Duran Canatan, halk arasında “Akdeniz anemisi” ya da “Akdeniz kansızlığı” olarak da bilinen talaseminin Türkiye genelinde görülme sıklığının yüzde 2,1 iken, bu rakamın Hatay’da yüzde 10 olduğunu söyledi.
Türkiye’de yaklaşık 1 milyon 600 bin taşıyıcı bulunduğunu kaydeden Canatan, 2002’den beri uygulanan Talasemi Önleme Projesi ile yüzde 90 seviyesinde yakalanan başarı oranının, uygulamanın 81 ile yayılmasıyla yüzde 100’e yükselmesini hedeflediklerini söyledi.
En sık görüldüğü il Antalya
Kalıtsal bir kan hastalığı olan ve çocukluk döneminde başlayıp yaşam boyu süren talaseminin görülme sıklığının bölgeler arasında farklılık gösterdiğine dikkati çeken Canatan, “Ege, Akdeniz, Trakya, Güneydoğu’da görülme sıklığı yüzde 4 ile 5 arasında değişmekte. En yüksek oran Antalya, yüzde 10’ların üzerinde. Adana, Hatay’da yüzde 10, Muğla’da yüzde 8, Mersin’de yüzde 7-8 oranlarında. İç Anadolu ve Marmara’da yüzde 3 seviyelerinde. Karadeniz ve Doğu Anadolu’da ise yüzde birlerin altında” dedi.
“Anne ve babanın genetik yapısı önemli”
Hastalığın, talasemi taşıyıcısı anne ve babadan geçtiğini belirten Canatan, “Genetik olarak bir genin hasta, bir genin sağlıklı olmasına ‘taşıyıcı’ diyoruz. İki taşıyıcı evlendiği zaman çocukları yüzde 25 hasta, yüzde 25 sağlıklı ya da yüzde 50 anne ve baba gibi taşıyıcı olabiliyor. Çocuk anne karnına düşer düşmez bu olasılıktan biriyle tanışıyor, doğumdan sonraki duruma göre hastanın genetik yapısı ne kadar ağır ise hastalık belirtileri o kadar erken başlıyor” diye konuştu.
Anne ve babanın genetik taşıyıcı tipine göre çocukta da talaseminin hafif, orta ya da ağır kategorilerle ortaya çıktığını dile getiren Canatan, hafif düzeyde olanlarda belirtilerin daha çok iki yaşından itibaren görülmeye başladığını, ağır düzeyde ise genellikle 3 aylıkken ortaya çıktığını kaydetti.
“Her hastaya kök hücre nakli yapılamıyor”
Talasemi hastalarının kan nakli ve ilaç ile yaşamlarını sürdürdüklerini aktaran Canatan, “Hastalığın tek tedavisi kök hücre nakli ama bunun için de çok uygun vericisinin olması gerekiyor. Kardeşinin, annesinin ya da babasının uygun olması, naklin iyi bir merkezde yapılması ve hastanın çok uzun süre takip edilmesi gerekiyor. Her hastaya kök hücre nakli yapılamıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Talaseminin eylem planına alınması bizi sevindirdi”
Türkiye’de 2002 yılından bu yana Talasemi Önleme Projesi başlatıldığını anımsatan Canatan, uygulamanın ilk etapta 33 kentte hayata geçtiğini, daha sonra 41 kente çıktığını bildirdi. Sağlık Bakanlığı’nın da bu işe gereken önemi verdiğini anlatan Canatan, “Kentlerde eğitim, tarama, genetik danışma, doğum öncesi tanı testleri ve iki çiftin genleri ayıklanarak tüp bebek sistemi ile çocuk sahibi yapma çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Proje ile yüzde 90 seviyesinde talasemi önlendi. Talasemi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile 100 günlük eylem planı içerisine girdi. Proje 1 Kasım 2018’ten itibaren de 81 ile yayıldı ve tüm illerde talasemi testleri yapılmaya başlandı. Evlenen çiftler bu testleri yaptırıp nikâh dairesine gidiyor. Bu da yüzde 100’lük bir başarı sağlayacaktır” dedi.