Uyuyan milletler ya ölür, ya da köle olarak uyanır!

Yaşadığımız ve hayatımızı idame ettirdiğimiz yer.
Jeopolitik konumu.
Hayranlık uyandıran doğal güzellikleri.
Etkileyici tarihi, kültürel özellikleri.
Sıcak, samimi, misafirperver insanları ile güzel ülkemiz.
Türkiye Cumhuriyeti.

Her şey iyi, hoş fakat insan haklarına ne kadar önem veriyoruz?
Hayvan haklarına ne kadar önem veriyoruz?
Eğitim, sağlık, sosyal ve siyasi haklarımız hakkında bilinçli vatandaşlar mıyız?
Değişen yasalar ile ilgili muhakeme yapabilme yetisine sahip miyiz?

Adaletsizlik karşısında susup ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!’ diyen taraf mıyız yoksa boyun eğmeyip mücadele eden taraf mı?

Çocuk gelişimi hakkında bilgi sahibi miyiz?
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda duyarlı mıyız?

Kısacası; bu ülkede yaşayan her bir vatandaş, tüm bunları sorgulayabilecek düzeyde olmalı demek istemiyorum, olmak zorundadır diyorum!
Neden mi?

Çünkü…
Yaşamak yalnızca aldığınız nefesten ibaret değil.

Çünkü…
Bir yerlerde birileri haksızlıklar içinde kalıp seslerini bizlere duyuramıyor.

Çünkü…
İnsanların yaşam arzuları ellerinden alınıyor.

Çünkü…
Özgürlükler kısıtlanıyor ve baskı sonucunda itaat etme durumu yaratılıyor.

Ve…
En önemlisi, artık çocuklar ölüyor ve biz onları koruyamıyoruz!

Ne güzel söylemiş Mustafa Kemal Atatürk:
“Vatanı korumak çocukları korumakla başlar. Çocuklar; her türlü ihmal ve istismardan korunmalı ve onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel olarak ele alınmalıdır.”

Çocuklara zarar vermek demek; masumiyeti, sevgiyi, insani değerleri yok etmek demektir.

Toplum olarak bizden sonraki nesillere çağdaş bir gelecek bırakmak öncelikli hedefimiz olmalı. İlerici düşüncelerimiz, ideallerimiz, yaşam şeklimiz daima ışık tutup aydınlatmalı karanlık yarınları…

Cesur olup hür iradenizle yaşamak mı, korkak olup esaret altında yaşamak mı?
Seçim sizin!

 

Bir cevap yazın