İskenderun Palmiye Hastanesi İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Şerif Yılmaz, midedeki asit ile mide içeriğinin yemek borusuna kaçması olarak bilinen reflü hastalığının, yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebileceğine dikkat çekti.
Reflünün nedenlerine değinen Prof. Dr. Şerif Yılmaz, “Reflü hastalığı, mide içeriğinin özofagusa (yemek borusu) geri kaçışı sonucu gelişen, göğüs kemiği arkasında özellikle yemeklerden sonra yanma ve ağza acı su gelmesi ile karakterli bir tablodur. Normal kişilerde az sıklıkta olmak şartıyla fizyolojik reflü gözlenebilir. Alt özofagus kapakçık bütünlüğünün bozulması, mide fıtığı, özofagus temizlenme, kapasitesinde aksama, ince barsaktan mideye reflü, mide içi hacim ve asidite artışı, gecikmiş mide boşalması, obezite, midede aşırı asit varlığı, özofageal doku bariyerinin hasar görmesi, gece reflü artışı, nedeni tam anlamıyla bilinmeyen bu hastalıkta olası faktörlerdir” dedi.
Reflü hastalığının belirtileri, tanı ve tedavisi nedir?
Reflü hastalığının ortaya çıkardığı belirtilerden söz eden Prof. Dr. Şerif Yılmaz, “Reflü hastalığı; ağıza acı ekşi sıvı gelmesi, geğirme, şişkinlik, ağıza gıda artıkları gelmesi, yutma güçlüğü, yutakta takılma duygusu şeklinde olmaktadır. Tipik olmayan yansımalar arasında; ses kısıklığı, gıcık öksürüğü, ağız kokusu, çarpıntı, kalbe baskı hissi, nefes darlığı, nefes yetmezliği duygusu, astım, diş çürükleri, devamlı yutak yangısı (kronik farenjit), dirençli hıçkırık, kronik sinüzit vardır. En önemli tanı, aracı hastanın şikâyet niteliğidir. Haftada ikiden fazla reflü atağı varlığı tanı için değerlidir. Kesin tanısı pHmetri ile doğrulanan bu hastalıkta bu teste çok özel durumlar dışında ihtiyaç duyulmamaktadır. Reflü tanımlayan hastalara endoskopik işlem zorunluluğu olmamakla birlikte, hastalara ömürlerinde bir defa da olsa endoskopi yapılarak; özofagus alt uç bütünlüğü, yemek borusu alt ucundaki hasarın derecesi, Barrett özofagus varlığı, fıtık zemini açısından değerlendirme yapılmalıdır. Ömür boyu sürebilen bu hastalıkla mücadele için verilen ilaç tedavileri yanı sıra, önemsenmesi gereken önemli yaşam biçimi değişiklikleri vardır. Bu değişikliklere gösterilecek sürekli uyum, hastalığın yaşam konforunuzu olumsuz etkilemesine engel olacak, günlük verilmesi gereken ilaç dozunu düşürecektir” dedi.
Reflüye karşı ne gibi önlemler alınabilir?
Reflü ile ilgili yaşam biçim değişiklikleri hakkında bilgilendirmede bulunan Prof. Dr. Şerif Yılmaz, “Yemeklerinizi iyi çiğneyin, hızlı yemekten kaçının. Aşırı yağlı gıdalardan kaçının. Sizi rahatsız ettiğini saptadığınız ek gıdalardan kaçının. Kafein içeren tüm ürünlerden kaçının. Alkol ve sigara içmeyin. Yemek öğünlerinden sonraki 2-3 saat içinde asla sırt üstü uzanmayın. Dik pozisyonunuzu koruyun, mümkünse hafif yürüyüş yapın. Gece uyumadan önceki 2-3 saat içinde katı-sıvı hiçbir gıda almayın. Öğünlerden hemen sonra zorlu egzersizlerden kaçının. Fazla kiloluysanız kontrollü bir şekilde zayıflamaya çalışın. Sıkı giysiler giymekten kaçının. Gereğinde yatağınızın başucunu 10-15 santimetre yükseltin. Bir anda aşırı miktarda yemeyin, sık sık az miktarlarda beslenin ve sofradan tıka basa doymadan kalkma becerisi edinin. Size önerilen ağrı kesicileri kullanmayın. Zorunlu ise aç karna mide ilacını, tok karna da yan etki ihtimali düşük bir ağrı kesiciyi tüketin” dedi.