Diren İskenderun, sevenlerin uyanır elbet!

‘İskenderun’
Güzelliklerin bileşkesi şehir!

Öyle inatçı, öyle güçlü ki; tüm olumsuzluklara rağmen güzelliğini koruyor bu güzel şehir. Öylesine de nazlı ve kibar ki; sabretmesini de biliyor!

O ne güzellik böyle?
Hiçbir güç, O’nun güzelliğine gölge düşüremiyor ama hırpalıyor da hırpalıyor!
Durun!!!

Yetmedi mi?
Doymadınız mı?
Daha nereye kadar?
Bu ne hırs?
Bu ne kin?
Allah gözünüzü doyursun!!!

Ne dağ bıraktınız!
Ne temiz havasını bıraktınız!
Ne deniz bıraktınız!
Akciğerlerini kapkara yaptınız!!!

Görüyorsunuz.
Duyuyorsunuz.
Ama…
Seyrediyorsunuz!

Vicdanınız sızlamıyor mu?
İçiniz ‘cızzz’ etmiyor mu?
Acımıyor musunuz bu güzele?
Günah be ya!!!

Kimin güzeli bu?
İyice düşünün hele!!!

Hani ‘senin’di?
Hani ‘benim’di?
Hani ‘onun’du?
Hani ‘hepimizin’di?
Söylesenize!!!

Çağrım, görmezden gelenlere değil artık!
Çağrım, bu güzele…
Çağrım bu güzel kent İskenderun’a!

Gökyüzünün maviliği.
Denizinin esintisi.
Büyüleyen ‘Günbatımı’.
Efsanesin güzelliklerinle!

Aşk kokuyorsun sen!
‘Günbatımı’nı seyreden bunu anlar.
O, buluşma!
O, sarılma!
O, renk cümbüşü…

Hele hele…
O, kavuşma anı!
‘Deniz’le, ‘Güneş’in efsane aşkıdır bu!!!

Diren İskenderun, sevenlerin uyanır elbet!
Olmasa da…
Umut ediyorum işte!!!!!!

Bir cevap yazın