Prof. Dr. Sözbilir’den Hatay’daki fay kırıklarıyla ilgili önemli uyarı!

Depremin yıkıcı etkisinin en iyi şekilde görülebildiği yerler arasında yer alan Hatay’ın üç ilçesindeki zeytin bahçelerinde oluşan dev fay yarıklar adeta 6 Şubat’taki ‘Asrın Felaketi’nin simgesi haline geldi.

Altınözü’ne bağlı Tepehan Mahallesi’ndeki zeytin bahçesinde 400 metre uzunluğunda, 200 metre genişliğinde ve 50 metre derinliğinde; Defne Çınarlı Mahallesi ile Samandağ Çubuklu Mahallesi’nde de zeytinlik alanlardaki yarıklar uzun süre araştırma yapan yerli ve yabancı bilim insanlarının yanı sıra vatandaşların da ilgi odağı oldu.

Zeytinlik alanlarını yeniden tarıma kazandırmak isteyen bazı arazi sahiplerinin oluşan yarıkların bir kısmına zeytin fidanı diktikleri gözlenirken, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, oluşan çatlaklara insanların doğrudan müdahalesinin doğru olmadığını söyledi.

Prof. Dr. Hasan Sözbilir, ilk depremde Adıyaman ile Hatay arasında 350, ikinci depremde ise Doğanşehir-Nurhak-Göksun arasındaki bölgede 150 kilometre uzunluğunda bir yüzey kırığı meydana geldiğini belirtti.

Fayın yeryüzünü parçaladığını anlatan Sözbilir, bu parçalanma boyunca birçok yerde kırık, çatlak, derin yarıkların meydana geldiğini belirtti.

Sözbilir, dolgu çalışmalarının yetkili kurum ve belediyelerce yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Fay bir daha çalıştığı zaman yine aynı yerden çalışacak. Biz belgelemek için onları çizeriz, insanlar oralarda tekrar yapılaşmaya gitmesinler diye. Bir fay boyunca oluşan çatlaklığı doldurunca, fayla ilgili tehlike değişik bir aşamaya geçmez. Ama bilim insanlarının görmesi gereken yapıları örtmüş olursunuz. Onları siz kendi kafanıza göre değil de ilgili resmi kurum ve kuruluşların o fayları doldurması gerekiyor. Heyelanlı bir bölgede insanların doğrudan müdahalesi doğru değil. İşin uzmanlarının gelerek heyelanlı bölgeyi rehabilitasyona sokması gerekiyor” dedi.

Sözbilir, dirençli ve sağlıklı kentler oluşturabilmek için doğal afet eksenli kentleşme modelinin benimsenmesi gerektiğinin de altını çizdi.