Son günlerde çiftçinin feryadını duyan yok maalesef!
ama..
Durum gerçekten çok ciddi!
* * *
Çiftçiyi iyi anlamak gerek.
Çiftçiyi iyi anlatmak gerek.
Çiftçiyi bilmek gerek!
Çiftçiye sahip çıkmak gerek!
Çiftçi yanıyor!
Bu feryatları duyan hükümet yok!
Çiftçi ne yer, ne içer?
Çiftçi borcunu ödeyebiliyor mu?
Başfiyatlar yeterli mi?
Çiftçi ürününü satabiliyor mu?
Sorular, sorular, sorular…
* * *
Türkiye’nin çağdaşlık zaferinin adıdır; çiftçi!
Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya üzerinde olmayacaktık!” sözü çiftçiyi ne güzel anlatıyor.
Fazla söze de gerek yok!
* * *
Çiftçinin desteklenmesini istiyor Atatürk!
Korunmasını istiyor!
Çiftçinin, vatanla eşdeğer olduğunu söylüyor!
Mesajı net Atatürk’ün:
“Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışma imkanlarını, asri ve iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyeye çıkarmalıyız.”
* * *
Gerçek efendi kim?
Atatürk, onu da açıklamış:
“Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür”
Bakın üretimlerimize!
Buğday, fındık, pamuk, narenciye, pirinç, sebze-meyve…
Verilen fiyatlara bakın!
Ne yapacağını şaşırdı köylü!
Ne yapacağını şaşırdı çiftçi!
Ne yapacağını şaşırdı üretici!
* * *
Hani hep ‘Milli Ekonomi’ diyoruz ya…
Burada çiftçinin rolüne bakın!
Onu da Mustafa Kemal Atatürk özetlemiş:
“Milli Ekonominin temeli tarımdır!”
* * *
Yazımı yine Mustafa Kemal Atatürk’ün; çiftçinin gücünün ne olduğunu anlatan o mükemmel sözüyle bitiriyorum:
“Kılınç ve saban; bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima yenildi!”
Nokta!!!