Sen bu değilsin!

Hayatı bir film şeridi geçti gözlerinin önünden…

* * *

Dalgın.
Belli ki bir şeye canı sıkılmış.

Dertleşmeye ihtiyacı var.
Arkadaşını aradı.
Yine de içinde bir sıkıntı!

– Söylesem mi?
– Söylemesem mi?

Ne gariptir ki; çok sevdiği arkadaşıyla konuşmadan önce böyle bir ikilemi ilk defa yaşıyordu.

Buluştular.
Havadan-sudan konular.
Sohbet.
Bir türlü söyleyemiyordu!

* * *

Oysa, her konuyu paylaşacak kadar yakındı.

Ama…
İşte tam da burada kelimeler boğazında düğümlendi.
Cümleyi dizemiyordu sanki!

‘Neden?’ diye sordu kendine.
İçindeki korkuya anlam veremedi bir an.
Alacağı cevap ağırdı onun için!
Tahminlerinde yanılmadığını anlayacaktı az sonra.

‘Hayır!’
Duyduğu an kanı dondu adeta!

Ondan sonraki konuşmaları duymadı bile!!!

* * *

İşte o cevaptan sonra hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önüne gelirken, gözyaşları çoktan içine akmaya başlamıştı.

Buz gibi bir hava esiyor şimdi!
Sadece dudak hareketlerini görüyordu.
Kulakları tüm seslere kapalıydı!

Hangi ara vedalaştılar?
Farkında bile değil.
Otomobiline hızlıca bindi.
Dikiz aynasındaydı yüzü.

Acıyarak seslendi kendi yüzüne:
“Sen bu değilsin!”

Sadi Şirazi’nin uyarısını anımsadı:
“Bir insanın sessiz-sakin durduğuna bakıp damarına basmayın. Mayınlar da sessizdir, taa ki üzerine basılana kadar!”

* * *

İyi Pazarlar!
Sağlıkla, sevgiyle ve gerçek dostlarla kalın.