Şimdi olmazsa, ne zaman?

Çok güzel bir sabah.
Biraz geç uyandı bugün.
Gözlerini ovuşturdu.

Arabasına doğru salına salına yürürken, spor hareketleriyle kendine gelmeye çalışıyordu.

Güçlü müydü?
Değil miydi?
Sorguladı da kendini!

Çalıştırdı arabasını,
Direksiyon, onun sırdaşıydı!
Nereye istese götürüyordu.
Ne güzel bir bağ oluştu zamanla.

‘İşte bu!’
Yine bağıracak anlaşılan.
Gülümsedi.
Mutluluğu katlanıyordu gittikçe!

Hey gidi yıllar hey!
Ne zaman, nereye savuracağını en iyi bildiği için bu kez çok temkinli davranıyordu.

Bazen şarkılara eşlik ediyor.
Bazen neşeleniyor.
Bazen de hüzün çöküyor.

Şarkının nakaratına takıldı.
‘Seviyorum işte var mı diyeceğin
Seviyorum işte var mı diyeceğin’

Beraber söylüyordu, kalbine inat!
Duyguları kabarıyordu sanki.
Sevgi bir kez daha uğramıştı kalbine!

Yıllar önce kapattığı o defteri tekrar açarcasına bağıra bağıra şarkıyı söylerken, aslında sevgiye duyduğu özlemi de haykırıyordu bir anlamda…

Ne kadar inkar etse boş.
Ne kadar uzaklaşsa olmuyor.
Ne kadar kaçsa çare yok.

Ne mesafeler çözüm unutmaya!
Ne de bastırdığı duyguları!
Ruhuna fren koyamıyor bir türlü!!!

Dikiz aynasına bakıp sordu kendine:
“Şimdi olmazsa, ne zaman?”

Şarkıyı daha içten söylüyordu artık:
“Seviyorum işte var mı diyeceğin?”

Kalbiyle hesaplaşırcasına şarkının nakaratını tekrarladı yol boyunca…

* * *

İyi Pazarlar!
Hemen hemen her Pazar günü sıkıcı gündemin dışına çıkmak, toprağın nadasa bırakılması gibi bir şey…

Küçük öyküler.
Hayattan kesitler.
Gerçek sevgiler.

Dünyayı sadece ‘SEVGİ’ kurtarabilir!
Hep sevgiyle kalın…