Yıllar öncesine gidelim.
Havanın kararması beklenirdi.
Belirlenen arsada ani hareketlilik.
Küçük bir temel.
Briketler de bir yanda hazır.
Hızlı hızlı çalışılırdı.
Gündüz oldu mu ‘Dur!’…
İkinci gece devam.
Biraz biraz derken sona gelinirdi.
Al sana iki odalı bir ev.
İçine de birkaç parça eşya.
Küçük kilimler de var.
Birkaç gece sonra ev oturulmaya hazır hale gelirdi.
Oldu mu sana ‘Gecekondu’?
Pıtırcık gibi çoğalırdı sonrasında!
* * *
Teknoloji geliştikçe ve yerel yönetimlerin denetimleri artınca, yıllar içinde ‘gecekondu’ meselesi sınırlanır gibi oldu.
* * *
Geldik, depremden sonrasına…
* * *
Nereye baksanız konteyner.
Nereye baksanız çelik konstrüksiyon konut.
Nereye baksan prefabrik ev.
Nereye baksan bahçeli konteyner evler.
Ne soran var!
Ne kontrol eden var!
Ne denetleyen var!
Ne de umursayan var!
* * *
Eğer şikâyet olursa bazı kamu yöneticilerinin çabası maalesef yetersiz kalırken, yerel yönetimlerin göz yummasına ise vatandaşlar çok tepkili.
* * *
Çok uzağa gitmeyin.
Karaağaç sahiline gidip bakın.
Ordan Arsuz’a devam edin.
Arsuz’u da geçip yapıları görün.
Güpegündüz.
Hiç kimseyi umursamadan.
Fütursuzca!
Deprem fırsatçılığı yaparak!
* * *
Bunun adına ‘Gündüzkondu’ derler!
Gecekonduları gariban aileler yaparlardı.
Gündüzkonduları ise zengin aileler!
Kimsenin karışmaması bundan mı acaba?
* * *
Hani Adalet?
Hani devlet?
Hani denetim?
Fırsatı ganimete çeviriyorlar!
Görevlerini ihmal edenler de ortada!
Adalet yerini bulsun!!!