Orta ve Geç Tunç Çağ dönemlerinde Mukiş Krallığı’na ev sahipliği yapan ve yaklaşık 20 yıldır kazı çalışmaları devam eden Reyhanlı’daki Aççana Höyük’te, depremlerde hasar gören bölümler Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde onarım ile koruma çalışması kapsamında kerpiç tuğlalarla kaplanıyor.
Mukiş Krallığı’nın başkenti Alalah’ın bulunduğu belirlenen ve kalıntıları 3 bin 500 yıl öncesine tarihlendirilen höyükteki işlemler, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Murat Akar’ın başkanlığındaki 25 kişilik ekiple yürütülüyor. Ekipte, restoratör, arkeolog ve öğrenciler de yer alıyor.
Kazı Başkanı Doç. Dr. Murat Akar, saray duvarları kalıntılarının bazı bölümlerinde afet nedeniyle hasar oluştuğunu söyledi.
Höyükte 20 yıldır arkeolojik kazıların yürütüldüğünü dile getiren Akar, bu sezon kazıdan daha çok depremde zarar alan bölümlerin onarımı ve korunmasına yoğunlaşacaklarını anlattı.
Akar, höyükteki işlemlerin geleneksel yöntemlerle gerçekleştirildiğini vurgulayarak, “Höyükte Tunç Çağ’a tarihlenen yapıların tamamı kerpiçten. Biz bu yapıları koruma altına almak için geleneksel yöntem olan toprak, saman ve suyu karıştırarak kerpiç tuğlalar üretiyoruz. Bu tuğlalarla zarar gören yapıları kaplayarak koruma altına alıyoruz” diye konuştu.
Aççana’daki kerpiç yapıların 1930’lu yıllardaki kazılarda açığa çıkarıldığını belirten Akar, “Buradaki kerpiç yapılar 100 yıla yakındır açıktalar. Bu yapıları yağmurdan, erozyondan ya da büyük felaketlerden korumak adına geri dönüşü olan geleneksel yöntemler kullanarak koruma yöntemi uyguluyoruz. Bu yıl tehlike oluşturan alanlarda yaptığımız çalışmamızı gelecek yıllarda da devam ettireceğimizi söyleyebilirim. Bu belki de bizim 5 yıllık programımız olacak. Burada, kültür mirasımızı yaşatmaya, kent belleğinin en eski yapılarından birini ayakta tutmaya gayret ediyoruz” dedi.
Akar, öğrencileriyle 6 Şubat’taki depremleri yaşadıklarını belirterek, Mukiş Krallığı’na ev sahipliği yapan höyükteki faaliyetlerin kendileri adına “iyileştirici” bir yanı olduğunu kaydetti.