Geç kaldın!

Uçaktan indi.
Nefes alamıyordu adeta.
Yetişmeliydi.

Valizini beklerken dalgın.
Çok acelesi vardı.
Dokunsanız ağlayacak gibi.
O kadar telaşlı ki…

    *     *     *

Aylar öncesi; İskenderun’dan ayrılırken, sevdiğine veda edemeden gitmişti.

Ne gitmesi?
Hiç arkasına bile dönüp bakmamıştı!

Nerden bilebilirdi ki deprem olacağını?
Bir an önce gitmeliydi.
Aracına binip, hızla gaza bastı.
Zamanla yarışıyordu.

Otobanda çok hızlıydı
Kente yaklaştıkça kalbi ‘pıt-pıt atıyordu.
Yetişmek istiyor!

İskenderun’a girişten itibaren yıkılan binaları görünce hıçkırıklara boğulmuştu.

Aman Allahım!
Şaşkınlığı gitgide artıyordu.
Binalar yerle bir!

Sevgilisini aradı.
Telefonu kapalı.
Bir daha, bir daha aradı.
Veee, ürperdi!

Binbir senaryo kafasından geçerken; sevdiğinin oturduğu apartmana geldi.

O da ne?
Bina yerle-bir!
Şok!!!

Ayrılık yolunu seçtiği sevdiğinin binasının yerinde yeller esiyordu ve bir anda hıçkırıklarla ağlamaya başladı.

Keşke!
Boğazında düğümleniyordu
Donakaldı o an?

Enkaz başında ağlarken, bir el omzuna dokununca irkildi.

Arkasına döndü.
Ortak bir arkadaşlarının eliydi bu.

Titrek bir sesle konuştu:
‘Geç kaldın!’

Dünya başına yıkıldı sandı!
Bir rüya olmalıydı!
Cevap bile veremeden kaçarcasına koştu.

Deniz kenarına ulaştığında hava kararmıştı.
Son görüştükleri yerdeydi
Suçluluk duygusu kapladı içini.
Anlamsızlaştı bakışları!

Gerçekler çok acı!
Son pişmanlık fayda etmiyor!!!

    *     *     *

İyi pazarlar!
Sevdiklerinize sıkıca sarılın.
Sözün bittiği yerdeyiz!!!