İşin kolayını bulmuşlar.
Minareyi çalan kılıfını hazırlıyor!
Yetmiyor!
Toplumda kabul görüyorlar.
Yetmiyor!
Başarılı bir iş insanı oluyorlar.
Yetmiyor!
Bir de ‘hayırsever’ oluyorlar!!!
Keşke bunlarla yetinseler ama daha da önemlisi sivil toplum kuruluşlarının yönetimleri için her yolu deniyorlar.
Para yetmiyor.
Lüks araçlar yetmiyor.
Tapular yetmiyor.
Şov üstüne şov yapmaları yetmiyor.
Hiçbiri yetmiyor!
Etikete ihtiyaçları var.
Koltuk için kesenin ağzını açıyorlar!
Başarı hikâyelerini(!) anlattıklarında; ‘sütten çıkmış ak kaşık’ gibi tavır içinde olmaları da bu şovun bir parçası.
O kadar rahatlar ki…
İstedikleri gibi at oynatıyorlar!
Neden?
Bu sorunun cevabını, denetlemekle sorumlu kurumlar versin!
Çok da irdelemeye gerek yok.
Çıplak gözle görüyorsunuz zaten!
Adalet!
İlla ki ADALET!!!
Toplumun en büyük beklentisi, ‘Yapanın yanına kar kalmasın’ düşüncesinin hâkim olduğu ‘Adalet’ anlayışıdır.
Temelden çözülür bu sorun.
Taaaa ana sınıfından.
Hem de hiç vakit kaybetmeden!
Eğitim!!!
Eğitim!!!
Eğitim!!!
Sadece ülkemizin parasını çalmıyorlar.
Türkiye’nin aydınlık yarınlarını da çalıyorlar!
Maalesef!!!
Bu yazıyı okuduktan sonra, herkes gidip çocukların ve kundaktaki bebelerin yüzlerine bakıp, sorgulasın kendini lütfen!
İnsan kazansın.
Adalet kazansın.
Doğa kazansın.
Saygınlık kazansın.
Liyakat kazansın.
Dürüstlük kazansın.
ki…
Paranın gücü kazanmasın!
Hak kazansın!!!